26 Nisan 2014 Cumartesi

Altın

Merhaba, bugün uğruna günler düzenlenen, bu ay bana öbür ay karşı komşu ayşe teyzeye gidilip, yenilip içilip, evlere dağılırken masaya bırakılan altın madeninden bahsetmek istiyorum.
Nedir bu altın? Ne değildir? Tarihi nedir? Ekonomi'de yeri nedir?

Altın, kimya dilinde Au (Latince'de Aurum -ışıldayan-parlayan-) kısaltması ile anılan yumuşak, parlak sarı renkte kimyasal bir elementtir. Altının parlak sarı rengi, asitlere karşı dayanıklılığı, doğada serbest halde bulunabilmesi ve kolay işlenebilmesi gibi özellikleri, insanların ilkçağlardan beri ilgisini çekmiştir.

Altın, parlak sarı rengi ve ışıltısıyla göz alan çok ağır bir metaldir. (Bu ışıltısı birçok teyzenin ilgi odağı olmuş ve ''bizde niye yok!!!?!?'' dedirtmiştir... Hehhe).  Üstelik

25 Nisan 2014 Cuma

Nobel Ekonomi Ödülü ve Ekonomi Biliminin Temel Sorunu Üzerine

2013 Nobel Ekonomi Bilimleri ödülü üç ABD’li ekonomiste verildi. New York Times gazetesindeki köşesinde Harvard’lı ekonomist Raj Chetty’nin ödüller üzerine yazdığı yazısı ise ödüllerin ekonomi disiplininin popüler alanlarını belirlemede ve bu disiplinin gelişimini göstermedeki rolü üzerine vurgu yapıyor. Chetty’e göre ekonomi bilimi daha makro sorulardan sıyrılıp, çerçeveyi daraltarak ilermeyi sürdürmektedir. Bu sonuca da ödül alan ekonomistlerin çalışma alanlarına ve metodolojilerine bakarak ulaşmaktadır. Yazısındaki bir diğer nokta ise ekonominin “bilimselliğinin” giderek arttığı ve deneysel çalışmaların teorik çalışmalardan daha fazla öne çıktığını belirtmesidir.
Bu ödüllerin tarihçesine baktığımızda ise Chetty’nin söylediğiyle pek de uyuşmayan bir alansal dağılım görülmektedir. Makroekonomik konular özellikle 2000′li yıllarda öncelikli araştırma alanı olmayı sürdürmüştür. 2000 yılından sonra ödüle layık görülen Joseph E. Stiglitz, Edward C. Prescott, Edmund Phelps, Paul Krugman ve Thomas J. Sargent gibi ekonomistler makroekonomi alanındaki politika önermelerinin geliştirilmesi noktasında uğraşmışlardır.
Diğer taraftan deneysel metodlara verilen önem ve ekonomik bilginin güvenilirliliği özellikle son krizden sonra daha şüpheyle yaklaşılan bir konu olmaktadır.  Eski zamanlarda

23 Nisan 2014 Çarşamba

Ceteris Paribus


Herhangi bir ekonomik model incelenirken, şuan için veya geleceğe dair tahminler yapılırken, yada başka aklınıza ne geliyorsa... bir şeyi açıklarken, açıkladığınız şeyi etkileyen bir çok değişkenden birini seçip diğelerlerini açıklamaya dahil etmemektir kısaca ceteris paribus, latince bir cümledir ve Türkçe'si de  "Diğer tüm durumlar sabitken" demektir.


Bence on numara açıklama oldu heheh. Ama kavramı daha önce duymamış birinin bana gelişine sövmesi gayet doğal bir durum olurdu, bu yüzden örnek vereceğim.
Ekonomiden bağımsız bir örnek vermek gerekirse;
Çok hoşlandığınız bir kızı düşünün, ona kendinizi sevdirmek, kalbini çalmak, tavlamak, yada adına ne diyosanız -ben sevgili olmak diyeyim- ondan yapmak istiyosunuz.
Veriler;
-Kız sizi daha önce gördü, yolda birkaç kez karşılaştınız ama etkili bir karşılaşma ile kendinizi göstermek istiyorsunuz.
-Karşılaşmanız, kızın evinin yakınlarında gerçekleşecek
-Haftaiçi güzel bir günde olacak.

22 Nisan 2014 Salı

Paranın Konvertibilitesi

Bugün televizyonlarda birçok kez duyduğumuz konvertibl paradan bahsetmek istiyorum. Bu yazıyı okuduğunuzda bu kavramın ne demek olduğunu kesin olarak anlayacağınız kanısındayım, neden mi ?
Çok sağlam bir anlatım içerisine gireceğimden değil, çok basit bir kavram olduğu için. heheh
Evet, konvertibilite kavramı; genel anlamda herhangi bir değerin bir başka değere dönüştürülebilmesini ifade eder.



Parasal açıdan konvertibilite ise, bir ülkenin parasının altın veya başka bir ülke parasına, kur ve ya parite denilen bir ölçü çerçevesinde dönüştürülebilmesi anlamına gelir. 

Başka ifadeyle bir ülke parasını aynı ülkenin bankalarından birine götürüp karşılığında yabancı bir ülke parası almak istediğimizde belli bir kur üzerinden alabiliyorsak, bulunduğumuz ülkenin parası konvertibildir.

Konvertibilite kavramı

21 Nisan 2014 Pazartesi

Ekonomi nedir? İktisat ve Ekonomi Arasındaki fark nedir?





Ekonomi, üretim, ticaret, dağıtım ve tüketim, ithalat ve ihracattan oluşan insan aktivitesidir. İnsanın ihtiyaçlarını karşılamada yapılan her türlü faaliyeti içerir. Ekonomi belli bir bölge içindeki ekonomik sistemden oluşur. Bu sistem o bölgedeki işgücünü, sermayeyi, doğal kaynakları; üretim, ticaret ile dağıtımda rol alan ekonomik kuruluşları ve o bölgedeki mal ile hizmetlerin tüketimini içerir. Bir ekonomi teknolojik evrim, tarih ve sosyal organizasyon ile coğrafya, doğal kaynaklar, gelir ve ekoloji gibi ana faktörlerin birleşmesiyle oluşur.

Ekonomi sözcüğünün; "oikia" (Yunanca: ev) ve "nomos" (Yunanca: kural) köklerinden gelir, "ev yönetimi" anlamındadır.

Tüm meslekler, kuruluşlar veya ekonomik faaliyetler ekonomiye katkıda bulunur. Tüketim, tasarruf ve yatırım ekonominin çekirdek öğelerindendir ve pazarın dengesini belirler. Ekonominin birincil, ikincil ve üçüncül olmak üzere üç sektörü mevcuttur.

Tarih boyunca toplumlar karmaşıklaştıkça ekonomi de gelişmiştir. Sümerler mal paraya dayanan büyük ölçekte bir ekonomi oluştururken, günümüzdeki anlamıyla ilk ekonomiyiBabilliler ve komşu şehir devletleri kurmuştur.(1)

İyi hoş, güzel bunlar da iktisatla arasındaki fark ne peki?

''Ekonomi batı kaynaklı bir sözcük olarak, iktisadi yaşamda politikadan soyutlanmış, matematiksel büyüklüklerin incelendiği, insan tercih ve tavırlarının da soyutlama yöntemi ile sözkonusu matematik kuramlara eklemlendiği bir bilim dalını ifade eder. iktisat ise, tanımını doğu kaynaklarında bulan ve batılı ekonomik anlayışın üzerine bizatihi tek tek iktisadi aktörlerin salt ekonomik olmayan ama politik tercihlerinin de çeşitli bilimsel yöntemlerle analiz edildiği bir çok yönlü bilimdir.''

Demiş şair.

Sonra başka bir tanımda ekonomi'ye bakıyosun şöyle diyor;

''Ekonomi veya iktisat, üretim, dağıtım, tüketim, ticaret, değişim ve bölüşüm ile ilgili etkinliklerin bütünü ile bu etkinlikleri inceleyen bir bilim dalıdır.''(2)

Bana soracak olursanız bir fark yok. Varsa da Türkiye'de yok..

Bu tanımların her birini iktisat veya ekonomi başlığına oturtabilirsiniz. Lakin siz Ekonomi de okusanız, İktisat da okusanız bir Makro bir Mikro yada İktisadi Matematik dersleri göreceksiniz, yada akademisyen olduğunuzda ekonomik büyüme kavramını, İktisat da okusanız Ekonomi de okusanız inceleyeceksiniz, çıkarımlar yapacaksınız.

Eğer bu alanda Lisans okumak istiyorsanız, bu iki kavram arasındaki farkları düşünmekle vakit kaybetmek yerine, şimdiden ekonomi gazeteleri ve haberleri, köşe yazıları okumaya başlayın.

Ha bir de Adam Smith isimli vatandaşı araştırmaya başlayın, çünkü modern ekonominin Jimi Hendrix'idir kendisi.



Jimi Hendix'e tip olarak tabiiki benzemiyor, saçlarının şu kıvrımları biraz belki... Ama anlatmak istediğim o değildi zaten.

--------------------------

(1) Wikipedia

(2) Wikipedia

20 Nisan 2014 Pazar

Bir berber bir berbere...



Kafamda berberli bi iktisat açıklaması var ama önce teori,


Bu teori kısmı beni hep sıkmıştır, yapacak da çok fazla bir şey yok, teori her zaman beynimizi işgal etmeye devam edecek malesef, buyrun;

İktisat, sonsuz olan insan ihtiyaçlarının sınırlı kaynaklarla nasıl karşılanacağını inceleyen bir sosyal bilimdir. İktisat bir sosyal bilim olma yanında, analitik bir yapıya da sahiptir. İnsanların iktisadi davranışları ile malların üretim, tüketim ve dağıtım faaliyetlerini inceler.


Peki bunlar ne demekki ?
Şöyleki, insanoğlu doğası gereği doyumsuzdur, sürekli bir şeyler ister, istediği şeyi elde ettiğinde de bir sonraki isteği çoktan hazırda bulunuyor olur. ''sonsuz olan'' ihtiyaç mevzuu işte buradan geliyor.

Evet insanoğlu doyumsuz ve sonsuz ihtiyaç sahibi, bunun karşısında da sınırlı ve tükenebilir kaynaklar var, işte bu ikisi arasındaki uygun bölüştürmeyi inceler iktisat. 
Örnek verecek olursak;
20 tane özgür ruhlu 20li yaşlarda ( halk dilinde apaçi ) birey düşünelim. Hepsi de aynı saç kesimini yaptırmak istiyor (saç kesimi burada insanoğlunun ihtiyacını temsil ediyor), ve istedikleri saç kesimini yapacak berber de bulundukları bölgede bir tane olsun (berberi burada kaynak alıyoruz)
Düşünsene 20 ihtiyaç 1 kaynak var ortada.
E şimdi sorarsın kaynağın tükenir olduğundan bahsettin diye, evet. Berber bir insandır ve tükenebilir, yorulur, sıkılır, sonuç itibariyle işini yapmak istemez ve bu noktada kaynak tükenebilir hale gelir...
Derken bir iktisatçı gelir dükkana, berberin saatte yapacağı hizmet miktarını hesaplar, gençlerin her birinin ortalama hizmet süresini tahmin eder tabi bunları yaparken çeşitli bilim dallarından yararlanır.
Ve bir sonuç koyar ortaya, bir şekilde bir sıralama oluşturur, bir çizelge yapar ve bunların ışığında herkes hizmetini almış olur.
Ehehe ne güzel oldu dimi?
İktisatçının gelmediğini düşünün, 20 kişi dükkana müthiş baskı yapardı muhtemel bir kavga olabilirdi ve kavganın sonucunda tükenebilir berberlik vasfı yanlış bir darbeyle tamamen körelebilirdi.

Farkındayım çok hoş bir örnek olmadı bu anlattıklarım ama, teoride boğulmadık işte, teorinin karşılığını kafamızda canlandırdık en azından.

Bu kavramlar üzerinde yine devam edicem, ama sonra, şimdilik böyle kalsın.

İktisat nedir?


Merhaba!

İlk yazımda 'iktisat'' kavramının, genel, teorik, her vatandaşın bilmesi gerekeni kadar, üç beş cümle bişiler yazmayı düşünüyorum...
..Aslında düşünüyordum.
İşim çıktı sonra yazıcam. Heheh
''Daha ilk yazıdan böyle yaparsan işimiz var'' deme, yazıcaz dedik söz.